Gündoğumu
Tıpkı doğanın tazelediği gibi her bahar yapraklarını, aşk da filizlenecekti toprakları doyduğunda suya...
O sabah her sabahtan farklıydı. Anlam veremediği bir telaşla bulup giydikleriyle hiç bilmediği, belki de daha önce önünden geçip de farkedemediği bir adrese doğru yola koyuldu genç adam. Aralık ayının tam ortasıydı. Soğuklar kendini hissettirmeye başlamıştı. Cebindeki korkularını çıkarıp denize bıraktı, ama bunu yaparken bile korkmuştu. Onlarla tekrar yüzleşmeye takati yoktu. Ardına bakmadan geçti boğazın öteki yakasına. Kısa sayılabilecek bir tren yolcuğundan sonra ulaşmıştı oraya...
Uzakta ilk belirdiği anda çok uzun süredir hissetmediği o duygu tüm bedenini sardı. Gözlerini birbirine değdirmeden, ürkek adımlarla çıktılar merdivenleri. Tereddütleri kısa sürdü, tatlı bir sohbet aldı onun yerini. İnce, narin bir genç kızdı, ismi de kendisi gibi güzeldi. Bir masal gibi dinledi anlattıklarını genç adam. İçini ısıtan getirilen bir fincan kahve değil, onun sözleriydi...
Zaman, mevsimlerle alay edercesine koca bir kışı geride bırakırken Mart'ın sonuna gelinmişti. Güzel kızın yüzü her sabahki gibi ışıl ışıldı. Birlikte geçen bir akşamın ardından küçük bir öpücük kondurdu onun yanağına ve fısıldadı: "İyi ki doğdun sevgilim..."
30.03.2009 / 12:11
Tıpkı doğanın tazelediği gibi her bahar yapraklarını, aşk da filizlenecekti toprakları doyduğunda suya...
O sabah her sabahtan farklıydı. Anlam veremediği bir telaşla bulup giydikleriyle hiç bilmediği, belki de daha önce önünden geçip de farkedemediği bir adrese doğru yola koyuldu genç adam. Aralık ayının tam ortasıydı. Soğuklar kendini hissettirmeye başlamıştı. Cebindeki korkularını çıkarıp denize bıraktı, ama bunu yaparken bile korkmuştu. Onlarla tekrar yüzleşmeye takati yoktu. Ardına bakmadan geçti boğazın öteki yakasına. Kısa sayılabilecek bir tren yolcuğundan sonra ulaşmıştı oraya...
Uzakta ilk belirdiği anda çok uzun süredir hissetmediği o duygu tüm bedenini sardı. Gözlerini birbirine değdirmeden, ürkek adımlarla çıktılar merdivenleri. Tereddütleri kısa sürdü, tatlı bir sohbet aldı onun yerini. İnce, narin bir genç kızdı, ismi de kendisi gibi güzeldi. Bir masal gibi dinledi anlattıklarını genç adam. İçini ısıtan getirilen bir fincan kahve değil, onun sözleriydi...
Zaman, mevsimlerle alay edercesine koca bir kışı geride bırakırken Mart'ın sonuna gelinmişti. Güzel kızın yüzü her sabahki gibi ışıl ışıldı. Birlikte geçen bir akşamın ardından küçük bir öpücük kondurdu onun yanağına ve fısıldadı: "İyi ki doğdun sevgilim..."
30.03.2009 / 12:11