Babam                                                                                   


Bazen gülerken, ya da heyecanla birine bir şey anlatırken, yani senin artık olmadığını unuttuğum zamanlarda kendimden utanıyorum. Biliyorum, bizi izliyorsun.

Sen gideli tam bir ay oldu baba. Bu saatlerde tabutunu almış, yatacağın yere götürüyorduk seni. Bandırma'ya nasıl geldiğimiz, o gün olanlar beynimde birkaç sahneden ibaret. Sonradan hatırlamak için yazmıştım şunları:
yıkadılar aldılar götürdüler... babamdan ummazdım bunu kör oldum.
...
 
buz gibi olmuş yüzüne, sakallarına dokundum. son kez öptüm. üşümüş babam, elleri pijamasının içindeydi sımsıkı... keserek çıkardılar kıyafetlerini, bir parça aldım cebime koydum kokusunu unutmamak için.yıkadılar, başında bekledim yalnız kalmasın diye. konuşabildim, çünkü biliyordum vereceği cevapları. yüzü gülüyordu sanki, öyle kalmıştı.başında bekledim tabutunun, namazı kılınana kadar konuştuk. "hadi iyisin, herkes geldi çok kalabalık" dedim. zaten görmüştür yukarıdan bizi. ağlamamaya gayret ettim, bana "aslan oğlum" desin diye. mezarının başına gidince "atla oğlum" dedi biri, atladım yatacağı yere. verdiler yukarıdan babamı kucağıma. yere koydum, tahtaları dizilirken ellerini tuttum sımsıkı. ağlamadım. önce ellerimle, sonra kürekle attım toprağını.. toprağın bol olsun baba. üzülme, ben çok sık geleceğim yine sohbet ederiz. anlatırım sen yokken olanları. keşke bu kadar acele etmeseydin ama vardı bir bildiğin demek ki...
Hastalığını öğrendiğimiz günden sonra seninle üniversite ve çalışma yıllarımda geçirmediğim kadar vakit geçirebildim. Tek tesellim bu. Birlikte kız istemeye gittik, nişanımızı ve düğünümüzü gördün hem de keyifliydin. Çok görmek istediğin Veliefendi Hipodrom'una ve Beşiktaş maçına gittik. En son bayramımızı geçirdikten sonra biz İstanbul'a döndüğümüzde telefonda bana pastırmalı yumurta istediğini söylemiştin. Ertesi gün yanımıza gelecektin ve kahvaltı yapacaktık. Evimizde odanı bile hazırlamıştık o gece. Seni 2 saat sonra "iyi geceler" demek için arayacağımı söylediğimde sesin her zamankinden daha güçlü ve neşeliydi. "Tamam oğlum, bekliyorum" dedin ama aradığımda telefonu ağlayarak açan annemdi. Bekleyemedin... Üzdün bizi.

Çok özlüyorum. Keşke burda olsan, balkonda oturup tavla oynarken inen uçakların üstündeki yazıları okuyup nereden geldiklerini tahmin etmeye çalışsak yine. Babamdın ama arkadaşımdın. Maçlardan sonra arayıp yorum yapacağım, bir şeyi tamir etmek istediğimde soru soracağım kimsem yok artık.

Cebinden çıkan eşyaları, son giydiğin kazağından aldığım parçayı, kemoterapiden sonra saçın çıksa bile çıkarmadığın şapkanı, her akşam giydiğin bordo yeleği saklıyorum. Seni unutmamam lazım.

Annem, kardeşim bana emanet. Haftaya hep birlikte ziyaretine geliyoruz. Gözün arkada kalmasın, sen rahat uyu baba...

21.11.2013 / 12:30 / Bakırköy - Zuhuratbaba

About this entry