Bu kadar minik olduğunu tahmin etmemiştim aslında. İncecik, dokunsam incinecek kadar narin bir kız girdi içeri. Hiçbir şey konuşmadan çıktık merdivenleri...
Onunki Türk kahvesiydi, gözlerinin renginde ve sohbetin koyuluğunda. Benimki ise herşeyi hızlıca yaşamak istercesine üçü bir arada...
O anlattı, ben dinledim. hem de bazen sadece gözlerini seyrederek, nefes bile almadan. Saatler geçti, yollar bitti ve karanlık bir sokağın başında her şeye bedel bir öpücüğün ardından evine gitti... İyi şeyler oluyordu, hissediyordum. Bir sevdaya bıraktım kendimi, sürüklediği yere kadar gidiyordum.
14.12.2008 / 23:53
About this entry
You’re currently reading “
- Published:
- 23:53
- by Bahadır
0 Yorumlar (
)
Yorum Gönder